Siz de farketmişsinizdir, çevremizdeki insanlara baktığımızda çoğunlukla yüzlerinin asık, bakışlarının donuk olduğunu görüyoruz.

Yüzlerimizdeki maske ruh halimizi gizleyemiyor. Korku ve endişe ile bu zor zamanların geçmesini bekliyoruz hep birlikte.

 Korona salgını ile ilgili söylenenler aşağı yukarı hep aynı:

“Genç, yaşlı dinlemiyor herkese bulaşabiliyor. Sosyal mesafe, maske, hijyen önemli. Kendimizin ve diğer insanların sağlığını korumak için kurallara uymamız lazım. Hastaysak izole olmamız lazım. Ölüm oranları artıyor. Henüz aşısı yok…”

Bu korona günleri, zaten bin bir türlü dertle boğuştuğumuz,  yaşam mücadelesi verdiğimiz bu hayat şartlarında bizleri gelecek için daha da kaygılı hale getirdi.

Elbette zor günlerden geçiyoruz. Ancak bu salgının insanlığın ortak sorunu olduğunu ve hiç tanımadığımız milyarlarca insanla aynı kaygıları taşıdığımızı unutmayalım.

Korona İnsanlığımızı Hizaya Soktu!

İnsanlığı korku ve umutsuzluğa sürükleyen korona illetinin, yaşlı dünyamız için adeta soluk alma fırsatı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Güzelim dünyayı o kadar yormuşuz, o kadar bozmuşuz ki sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte kendini yenilemeye, yaralarını sarmaya başladı.

İnsanın birazcık durması, havayı, suyu, toprağı kirletme fırsatı bulamaması doğayı canlandırdı. Bilim insanları havanın, suyun, çevrenin önemli ölçüde temizlendiğini söylüyor.

Koronanın korku ve ölüm dışındaki getirdiklerine odaklanacak olursak insanlığımızı hizaya soktu bile diyebiliriz!

Küresel boyuttaki bir tehlikenin zengini fakirden ayırmadığını,  din, dil, ırk farkı gözetmediğini, güçlü güçsüz,  eğitimli eğitimsiz demeden bütün insanları tehdit 

ettiğini gördük.

 

Birbirimize Ne Kadar Çok İhtiyacımız Varmış!

Bu dünyada yaşamak için birbirimize ihtiyacımız olduğunun bilincine varıyoruz.

Yaşam biçimimiz, alışkanlıklarımız değişirken sorunlarımıza alternatif çözümler üretmeyi deniyoruz..

Sosyal izolasyonla açtığımız mesafeleri sosyal medya ile kapatmaya çalışıyoruz.

Hep sonraki günlere ertelediğimiz konuları önceliğimiz haline getirmeye başlıyoruz.

Ailemize, sevdiklerimize vakit ayırmanın birlikte sağlıkla yaşayabilmenin her şeyden daha değerli bir hazine olduğunu, sarılıp kucaklaşabilmenin en büyük gücümüz olduğunu keşfediyoruz.

Dünyanın süper güçleri dediğimiz devletlerle aynı beşikte sallanıyoruz.  

Güç koşulların, insanları olduğu gibi ülkeleri de birbirleriyle dayanışmaya,  işbirliğine mecbur bıraktığını görüyoruz…

Dünya gibi, insanlar gibi, devletler de kendini yavaş yavaş yeniliyor…

Tüm devletler kendi vatandaşlarının s

ağlığını korumak ve korona ile mücadeleyi en az kayıpla atlatmak için kendi gücü ölçüsünde savaş vermeye devam ediyor.

Bütün Devletler Dışa Bağımlılık Testinden Geçti

Uluslararası iş birliği  devletlere yalnız olmadıklarını hissettirse de görüldü ki  sınırlar kapandığında, ticaret durduğunda tek başınasınız!…

Dışa bağımlılığı az olan, kendi kendine yetebilen devletlerin olası küresel bir tehdit durumunda diğerlerine nazaran daha avantajlı konumda olduğu, daha az sarsıldığı gerçeğiyle yüzleşildi.

Herhangi bir zamanda karşılaşılabilecek küresel bir tehdide karşı her daim hazırlıklı olmak zorunluluğu doğdu artık… Salgın bütün devletlerin kendi kendine ayakta kalma gücünü test etti diyebiliriz.

Bu durumdan gerekli derslerin çıkarılacağını düşünüyorum.

Hükümetler,  özellikle sağlık,  eğitim, tarım politikalarını gözden geçirmeye başladı bile. Siyasi ve ekonomik olarak da yeniden yapılandırmaya gideceklerdir.

Koronayı İnsanlığın Ortak Bilinciyle Yeneceğiz

Son verilere göre dünyada 30 milyon insan virüse yakalandı ve hızla da yayılmaya devam ediyor.

Şuan için görünen o ki salgından korunma yöntemlerini ciddiye alarak, gerekli kurallara uyarak hem kendimizin hem de diğer insanların sağlığını düşünmek başlıca sorumluluğumuz.

Aşı çalışmalarında sona doğru gelindiği söyleniyor.  Ne kadar etkili olacağını ise bilim insanları dahi hiç kimse bilmiyor henüz.

Bu virüsü yeneceğiz,  birlikte yeneceğiz. İnsanlığın ortak aklı ve bilinciyle yeneceğiz.

Yarınlara korku ve endişe ile bakmayı bırakıp, hayata ve onu değerli kılan insanlığımıza her zamankinden daha sıkı tutunalım…